Ego-durumları ve Transaksiyon nedir?
blank

Bilmem hiç dikkat ettiniz mi, farklı zamanlarda ya da durumlarda farklı düşünür, farklı hisseder, hatta farklı davranırız. Bu bazen öyle bir düzeyde olur ki, neredeyse her seferinde farklı bir kişi oluruz. 

Ego (Benlik) Nedir?

Mesela bir öğretmen olarak ders anlatırken farklıyım ama sabah kızımı servise yetiştirmeye çalışırken, o elindeki sütü lakayıt bir şekilde okul kıyafetinin üzerine döktüğünde o zaman bambaşka bir ses tonuyla konuşuyor olabilirim:

Ayşe dikkatli ol! Aklın hep başka yerde!”

Bu durumda bana bakacak olursanız, sesim şimdiki sesimden çok  farklı olacaktır. O anla şu anı karşılaştıracak olursak farklı olan sadece ses tonum olmayacaktır. Muhtemelen o anda yüzümdeki ifade de,duygularım da, davranışlarım da, düşüncelerim, hatta dünyaya bakışım bile farklı olacaktır. 

Ego-durumları (Benliğin üç hali)

blank
EGO-DURUMLARI MODELİ

İşte, Transaksiyonel Analiz, Eric Berne tarafından “Ebeveyn”, “Yetişkin” ve “Çocuk” olarak adlandırılan üç farklı “ego- durumu” (bazı kaynaklarda benlik durumu olarak da geçebilir) üzerine inşaa edilmiş. 

Ebeveyn Ego-durumu (Ebeveyn Benlik)

Ebeveyn ego-durumu 0-7 yaşları arasında çocukken kaydettiğimiz, başta anne-baba olmak üzere tüm otorite figürlerine  ait kayıtlarından oluşuyor. Doğal olarak kişinin kendi dışındaki insanlardan oluşuyor. Mesela diyelim ki çocukken çok otoriter, sert bir babam vardı. Bir şeye sinirlendiğinde anında bağıran. Transaksiyonel Analiz iddia ediyor ki ben çocukken tüm bunları kafamın içine kaydettim. Babamın söyledikleri, yaptıkları, konuşması, hepsi kafamın içine kaydoldu. Üzerinden yıllar geçti. Bir gün kendi çocuğum oldu. 

Akşam dönüp çocuğuma diyorum ki, “Hadi bakalım kızım yatma zamanı”. Kızım beni duymuyor. Aradan 5 dakika sonra gidip tekrar diyorum “Hadi kızım saat geç oluyor, yatağa…”. Kızım beni yine duymuyor. Aradan yine 5 dakika geçiyor bu sefer gidip diyorum ki “Ayşe, doğru odana!”. O anda tıpkı babam gibi bağırıyor, tıpkı babam gibi düşünüyor, tıpkı babam gibi davranıyorum.

Yani özetle, Ebeveyn ego-durumu doğal olarak karşımızda bir çocuk olduğunda ya da daha önemlisi karşımızdaki kişi bir çocuk gibi davrandığında ortaya çıkmaya  hazır oluyor. Daha doğrusu şu: Karşımızdaki kişi

  • ister bir çocuk olsun, 
  • ister sevgilimiz, eşimiz, 
  • ister anne-babamız, 

şayet biz onu bir çocuk olarak algılıyorsak, o zaman Ebeveyn ego-durumu çıkmaya hazır oluyor. Ebeveyn ego-durumu aktif olduğunda tıpkı yıllar önce kaydetmiş olduğumuz anne-babamız gibi davranıyor, onların söylediklerini söylüyor, onların yaptıklarını yapıyor, onların inandıklarına inanıyoruz. 

Yetişkin Ego-durumu (Yetişkin Benlik)

Yetişkin bizim akıllı, mantıklı, sağduyulu yanımız… Eric Berne Yetişkin ego-durumunu ilk tanıttığında onu bizim mantıklı ve rasyonel yanımız olarak tanıtmış. Çevreyi objektif olarak değerlendiren, deneyimleri çerçevesinde olasılıkları hesaplayan ve ona göre davranan ego-durumuydu Yetişkin. Yetişkin ego-durumunun en önemli bir diğer özelliği ise “şimdi ve burada”ki gerçeği göz önüne alarak, verilere dayalı hareket etmesidir. Bir caddede karşıdan karşıya geçemek gibi otamatiğe binmiş bir davranıştan “Boşansam mı, yoksa boşanmasam mı? gibi büyük bir karar kadar, yaşam içerisinde sürekli hesaplar yapıp, kararlar vermemiz gerekiyor…  Bu hesapları yaparken 

  • elimizdeki verileri inceliyor, 
  • artıları eksilere bakıyor, 
  • neler olabileceğini hesaplıyoruz… 

İşte bunları yapan çoğunlukla Yetişkin ego-durumumuz.

Çocuk Ego-durumu (Çocuk Benlik)

Eric Berne’nin “Çocuk” kavramını anlamak için yapmanız gereken tek şey 0-7 yaş arasındaki bir halinizi hatırlamak. O günkü halinizi gözünüzün önüne getirmek” demiş. Çocukluk dönemindeki yaşantılar ve bu yaşantılara eşlik etmiş olan duygu, düşünce ve davranışlar Çocuk ego-durumunu oluşturur. Kişi Çocuk ego-durumundan hareket ettiğinde aslında çok uzun yıllar önce davranmış olduğu şekilde davranmakta ve bu anlamda geçmişi tekrar etmektedir. 

Aslında, bu üç farklı ego-durumu, üç farklı insan gibi… Normal olarak bir insanda bu üç ego-durumu gün içerisinde değişerek ön plana çıkıyor. 

  • Mesela bir sunum hazırlarken “Yetişkin” ego-durumum aktif oluyor. Topladığım verileri analiz ediyor, dataları katagorize ediyor, hipotezler oluşturuyorum. Tıpkı bir bilgisayar gibi… Akıl, mantık, ve deneyimlerimin ışığında hareket ediyorum. 
  • Sonra ekibimden bir çalışanım yanıma geliyor, istediğim dataları çekememiş.  Bir anda o “Yetişkin” yanımı kaybediyorum ve “Ebeveyn” ön plana çıkıyor; duruma göre ya nasihat vermeye başlıyorum, ya da bağırıp, çağırmaya… 
  • Çalışanım yanımdan ayrıldıktan sonra telefonum çalıyor. Arayan çok yakın bir arkadaşım.  Ya diyor bıktım yoğunluğundan hadi kop gel yanımıza Bodrum çok güzel. Diyorum şimdi alacağım bir bilet atlayıp geliyorum! O anda, telefonun iki ucunda iki küçük çocuk var ve onları çok heyecanlandıran bir konu… 

Ego-durumlarını “Ebeveyn-Yetişkin-Çocuk” diye bölmemiz ve içimizde üç farklı yan var dememiş Transaksiyonel Analiz’de  yapısal analiz olarak geçiyor. Yapısal analiz ego-durumlarının içte nasıl bir yapıda olduğunu anlatıyor. Bir de bu yapıların nasıl davrandığı var… Transaksiyonel Analizde buna da işlevsel Analiz deniyor. Şayet içimizde birbirinden farklı yanlar varsa, şu soru kaçınılmaz oluyor: Hangi Ben? Gün içerisinde belki yüzlerce kez ben diyoruz. Hangi ben’den bahsediyoruz? 

Madem her insanın içinde 3 farklı yan var, o zaman iki insanın yan yana geldiği her durumda gündeme gelen çok önemli bir soru var: Şimdi benim hangi yanım, onun hangi yanıyla muhattap olacak?

Transaksiyon Nedir?

‘Trans’ karşılıklı demek. ‘Aksiyon’ hareket. Yani karşılıklı etkileşim, iletişim… Dikkat ederseniz kuramın adı da bu terimden geliyor yani konu çok önemli. Transaksiyonel Analiz’de iki insan arasındaki birer birimlik etkileşime “transaksiyon” deniyor. Yani eğer basitçe söyleyecek olursak, ben bir şey söylüyorum karşımdakine, o da bana bir şey söylüyor. Bu 1 birim transaksiyon olarak geçiyor. 

Transaksiyonel Analiz Teknikleri

İşte Transakyionel Analiz iletişimdeki dinamikleri içimizdeki farklı yanları da hesaba katarak inceliyor. Eric Berne “Bir kitap yazacaksanız, sekiz yaşındakilerin anlayacağı şekilde yazın ve bana onuncu denemenizi getirin, bir okuyup fikrimi söyleyeyim demiş”.

Genellikle sahibinin bile tam anlamadığı, yeterince açık olmayan, karmaşık, soyut ve muğlak kavram ve düşünceler, genellikle karmaşık ve anlaşılması zor, entelektüel detaylarlarla bezenmiş anlatımlarlar arkasına gizlenir. Bence söyleyecek önemli bir lafınız varsa, bunu basit olarak söyleyebilmeniz gerekir ki bunu sakın kolay bir iş zannetmeyin. Birşeyi basit anlatabilmek çok zor bir iştir çünkü bunu yapabilmek için o işin özünü anlamanız gerekir. Transaksiyonel Analiz psikolojideki diğer birçok yaklaşıma göre daha açık ve kolay anlaşılır kavramlar üzerine kurulmuş olduğundan, hayata uygulamamız kolaylaşıyor. Bu nedenle hem özel hayatımız, hem iş hayatımızda kullanabileceğimiz kapsamlı ve işe yarayan bir kuram olarak karşımıza çıkıyor.

PAYLAŞ

Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on email

DİĞER YAZILAR